İcra Hukuku

FAALİYET ALANLARIMIZ

İcra Hukuku

Cebr-i icra, devletin elinde bulunan zor kullanma gücüdür. Mevcut borçlarını ödemeyen ve yükümlülüklerini yerine getirmeyen kişilere karşı alacaklı olanların, devlet yardımı ile alacaklarına kavuşmasını mümkün kılan ve bunun nasıl yapılacağını açıklayan hukuk dalı, icra ve iflas hukukudur.

Cebr-i icra hukuku kapsamında sunduğumuz İcra Avukatı hizmetimiz bağlamında şunu söylememiz mümkündür; zor kullanma yetkisi yalnızca devlete tanınmış olan bir yetkidir. Bir alacaklının, alacağına kavuşması için devletin çeşitli merciiler aracılığı ile yaptırım uygulatması mümkündür. Bu yaptırım mercii ise icra müdürlüğü nezdindeki icra daireleridir. İcra dairelerinde borçlunun ödemekle yükümlü olduğu hak ve malların haciz edildiğini ve haciz edilen malların ise en sonunda satılarak paraya çevrilip alacağa karşılık ödendiğini söylemek mümkündür.

İcra Takibi

İcra takibi, borçluda bir alacağı bulunan ve bu alacağını temin edemeyen kişilerin, devletin egemen gücüne baş vurarak parasını tahsil etmesi konusunda hizmet eder. Borçlunun hakkında icra takibi yapılmasına rağmen borcunu ödememesi durumunda ise İcra Avukatı hizmetimiz kapsamında alacaklıya bazı haklar sunulur. Bu haklar borçlunun mallarını haciz ettirme ya da satma olarak belirtilebilir. Ancak buna rağmen alacaklının fazla güçlü olmasını istemeyen kanun koyucular, bu bağlamda borçluya da bazı haklar tanımışlardır.

Öncelikle, icra ve iflas hukukunun borçlunun mal varlığına doğrudan müdahale imkânı doğurması sebebi ile herhangi bir mağduriyet yaşanmasının önüne geçmek için fazlası ile şekilci olarak düzenlenmiştir. İstanbul İcra Avukatı hizmeti kapsamında ele alınması mümkün olan bu şekilciliğin içerisinde borçluya ödeme emrinin tebliğine itiraz imkanı sunulmuştur. İcra Avukatı kapsamında avukat ve danışmanlık hizmeti talep eden kişilerin, bu sürenin 7 gün ile sınırlı olduğunu bilmelerinde fayda vardır.

Yukarıda verilmiş olunan bilgiden de anlaşılacağı üzere, borçlunun kendisine gönderilen takibe karşı itiraz etme hakkı söz konusudur. Ancak borçlunun takibe itiraz hakkını 7 gün içerisinde kullanmaması durumunda, icra takibinin kesin hale geleceğinin bilinmesinde fayda vardır.

İcra Hukuku
ile ilgili yardıma mı ihtiyacınız var ?

Hemen formu doldurun ve sizinle iletişime geçelim!

İcra Takibine İtiraz

İcra takibine itiraz süreleri, itiraz prosedürü ve merciine bağlı olarak değişiklik göstermektedir. Özellikle şunun bilinmesinde fayda vardır ki, ilamlı icra bulunması durumunda itiraz edilmesi mümkün değildir. İtiraz, yalnızca ilamsız icra takipleri için geçerli olmaktadır. Bu konuya aşağıda değinilecektir. Bu bağlamda itirazın nasıl yapılacağına dair bilgiler aşağıda verildiği gibidir.

Genel Haciz Yolu ile Takipte İtiraz

Genel haciz yolu ile bir takip bulunması durumunda, takibe itiraz süresi 7 gün ile sınırlıdır. Borçlunun, kendisine icra takibi ile ilgili bir tebligat gönderilmesini takip eden 7 gün içerisinde icra dairesine gidip basit bir dilekçe ile icra takibini durdurması mümkündür. İcra Avukatı hizmetimiz kapsamında şunu söylememiz mümkündür; borçlunun itirazının akabinde, alacaklıların itirazın kaldırılması ya da itirazın iptali davası açmaları gereklidir. Aksi durumda icra takibine devam edilmesi mümkün değildir. Bu da, borçlunun en az 12 ila 18 ay kadar bir süre kazanması anlamına gelen bir durumdur. Borçsuz olduğunu düşünen kişilerin ise, ilgili borca itiraz ederek alacaklının alacağını ispatlamasını talep etmesi mümkündür.

Kambiyo Senetlerine Mahsus Haciz Yolu ile Takipte İtiraz

Alacaklının elinde bulunan çek, bono ve poliçeye dayanarak gerçekleştirdiği kambiyo takiplerinde; borca itiraz edebilmek için 5 gün içerisinde icra mahkemesine itiraz dilekçesi verilmelidir. Senette bulunan imzaya itiraz etmek için ise 5 günlük bir süre söz konusudur. İcra Avukatı hizmeti talep eden kişilerin, bu süreleri dikkate almalarında fayda vardır.

İcra Takip Türleri

İcra takip itirazı, yukarıda da belirtildiği üzere çeşitli farklar göstermektedir. Bu farklılıkların ise, icra takip türlerine bağlı olarak ortaya çıktığını söylemek mümkündür. Bu bağlamda ele alınması mümkün olan icra takip türleri ise aşağıda verildiği gibidir.

  • İlamsız İcra Takibi

Herhangi bir alacak durumunun bulunması sebebi ile belgeli ya da belgesiz bir şekilde açılması mümkün olan takip türü, ilamsız icra takibi olarak adlandırılmaktadır. Bu icra takibini, ihtiyaç duyan herkesin açması mümkündür. Çünkü ilamsız icra takip türünde herhangi bir dayanak söz konusu değildir. İcra Avukatı hizmetimiz kapsamında, ilamsız icra takibinde genel olarak GSM operatörlerinin, fatura alacağının ve banka kredi sözleşmelerinin konu olduğunu söylememiz mümkündür.

İlamsız icra takibinin herhangi bir dayanak gerektirmemesi, yani belgeli ya da belgesiz olarak açılabilmesi sanıldığı gibi avantajlı bir durum değildir. Çünkü bu sayede, kişilerin icra takibine itiraz etme imkanları da artmaktadır. Bu sebeple İcra Avukatı hizmetimizde, itirazın iptali davası görülmeden, takibe devam edilebilmesi mümkün değildir.

  • İlamlı İcra Takibi

Herhangi bir ilam ya da mahkeme hükmünde kamu kuruluşunun kararı sonucunda başvurulan icra takip türüdür. Bu icra takip türünün, mahkemelerin karar vermesi sonucunda gerçekleştirildiğini söylemek mümkündür.

  • Rehin Takibi

Rehinin paraya çevrilmesi yolu ile takip de denen rehin takibi, araç ya da iş makinesi sözleşmelerinden kaynaklanmaktadır. Buna ek, rehin takibinin ilamlı ya da ilamsız olarak yapılabilmesi mümkündür. Ancak yöntem ne olursa olsun ama sözleşme konusu olan malın icra yolu ile satışa çıkartılmasıdır. İstanbul İcra Avukatı hizmetimiz kapsamında İlamlı rehin takibine itiraz yalnızca mahkeme aracılığı ile mümkünken, ilamsız rehin takibine itirazın icra yolu ile gerçekleştirilmesi mümkündür.

  • İpotek Takibi

Genel itibari ile konut sözleşmelerinden kaynaklanan ipotek takibi, yalnızca takip talebi dilekçesi ile açılabilecek bir icra takibi türü değildir. İcra Avukatı hizmetimiz bağlamında ipotek takibi talebinde bulunan kişilere ek olarak ipotek belgesi ya da resmi senedi, kat ihtarı, borç sözleşmesi ve kesinleşme şehrinin de eklenmesi zorunludur. İpoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip, hem ilamlı hem de ilamsız olabilmektedir. İlamsız olanının itirazı icra dairesince yapılabilecekken, ilamlı olana itiraz edebilmek için mahkeme yolu tercih edilmelidir.

Haciz

Yukarıda verilen icra takip türlerinin herhangi birinin kesinleşmesinin ardından, haciz işleminin devreye girdiğini söylemek mümkündür. Haciz, kesinleşmiş bir icra takibinin konusu olan belirli bir para alacağının ödenmesini sağlamak amacı ile talepte bulunan alıcı lehine ve söz konusu alacağın alınabileceği şekilde bir miktar mala ya da hakka icra dairesince el konulması işlemidir. Borcun temin edilebilmesi için ise, alacaklının haciz talebinde bulunması gereklidir. İcra Avukatı hizmetimiz kapsamında, haczin kendi içerisinde türlere ayrıldığını söylememiz mümkündür.

İhtiyati Haciz

İhtiyati haciz, icra takibi henüz kesinleşmeden gerçekleştirilen bir işlemdir. Ancak bu işlemin temel nedeni, alacaklının, zamanında ödeyemeyeceğini düşündüğü bir alacağını teminat / garanti altına almak amacı ile borçluya ait mal ve haklara mahkemece el konmasıdır. Geçici bir işlem olan ihtiyati haciz işlemi, kesinleşmemiş icra takiplerinde uygulanmaktadır.

İflas

Borçlunun borcunu ödeyememesinin birden fazla nedeni olmakla birlikte, bu bağlamda en yaygın ve geçerli nedenin iflas olduğu bilinmektedir. İflas ise, “Bir tacirin, haczedilen bütün mallarının paraya çevrilmesi suretiyle, bilinen bütün alacaklılarının alacağının ödenmesini sağlayan toplu bir tasfiye yöntemidir.” Anlamına gelmektedir. İcra hukukunda, borçlunun sadece borca karılık gelen kadar malı haciz edilmektedir. İflasta ise, borçlunun bütün mallarının paraya çevrildiğini söylemek mümkündür.

İcra avukatı hizmetimiz kapsamında şunu söylememiz mümkündür; İcra hukuku, bütün borçlular hakkında uygulanabilen bir hukuktur. İflasta ise konulmuş olan bir kural vardır. Kural olarak, iflasa yalnızca tacirlerin tabi olduğu bilinmektedir. Buradan şu sonuca varmak mümkündür ki; iflasın kapsadığı alan, icranın kapsadığı alana kıyasla oldukça dardır.

Bir başka farklılık şudur ki; icra hukukunda bir borçlu kendisine karşı takip yapamaz. Bir borçlunun icrada kendisine karşı takip yapması mümkün değildir. Oysa söz konusu iflas olduğunda, kişilerin bazı durumlarda kendi iflasını istemeleri mümkündür.

İstanbul İcra avukatı ve doğrudan İcra avukatı hizmetlerimiz bağlamında, icra ve iflas hukukunun kapsamlı bir hukuk dalı olduğunu söylememiz mümkündür. Bu sebeple gerek alacaklının, gerekse de borçlunun haklarının ihlal edilmemesi, iki taraftan herhangi birinin mağdur edilmemesi için büyük özen gösterilmesi gereklidir. Bu bağlamda sunmuş olduğumuz avukatlık ve danışmanlık hizmetlerimizin tamamında büyük özen gösterdiğimizi, bu bağlamda gerek bilgilendirme yolu ile gerekse de doğrudan hizmet yolu ile önemli olan noktalara özen gösterilmesini sağladığımızı söylemek mümkündür.

İcra avukatı ya da danışmanlığı talebinde bulunan kişilerin, hem ilamlı – ilamsız icra takiplerini yaptırmak, hem bu bağlamda açıklanan mahkeme kararlarını incelemek ya da itiraz etmek; hem haciz, icra gibi durumların haksız koşullarının ortadan kaldırılmasını sağlamak için bizler ile iletişime geçmesi mümkündür. Söz konusu dava ve durumlarda alacaklı ya da borçlu olmanızın bizler nezdinde ayırt edici bir yönü yoktur.

Hukuki Danışma Talebi

Hukuk sorunlarınız için buradayız! Bizimle iletişime geçebilirsiniz.